18 Ağustos 2013 Pazar

Ayakkabının Tarihi

aklindaki.blogspot.com
Ağaya giyilen giyim eşyası. İlk "ayakkabılar" ayağı korumak için tabana bağlanan ağaç kabuklarından, hayvan derisinden ya da saz saplarından oluşuyordu. Mısırlılar, palmiye ve papirus yapraklarını örerek sandaletler yapıyorlardı. Yunanlılar ve Romalılar tahta ya da deriden düz tavanlı ve bağcıklı sandaletler giyiyorlardı. Bu sandaletlerin yapılışında sağ ve sol ayak arasında bir fark gözetiliyor ve tabanlar ayağın kıvrımlarına göre kesilerek yapılıyordu. Romalılar yalınayak hemen hiç gezmezlerdi ve ayakkabının modelini önemserlerdi, çünkü bazı ayakkabılar giyenin toplumsal konumu gösterirdi.

   XIII. yy'da İngiltere'de modaya uyan erkekler, burunları uzun ve sivri ayakkabılar giyiyorlardı. Sivri uçlar sonradan öylesine abartıldı ki, ince zincirlerle dizlere tutturulmaya başlandı. sonunda bu tuhaf uzunluklar, bir yasayla düzenlendi: Krallık ailesinden olanların belli uzunlukta, sıradan insanların belli uzunlukta burunları olan ayakkabılar giymesine izin verildi. XV. yy'ın sonlarında bu moda sona erdi ve işlevsellik ön planda tutularak, tahta ayakkabıları yaygınlaştı. Elizabeth I döneminde kadınlar için daha dar ve yüksek topuklu ayakkabılar ortaya çıktı. Ayakkabılara fiyonk ve dantel gibi süsler yapıştırılmaya başlandı.
   XVIII. yy., Batı ülkelerinde Fransız etkisini başlattı. Kadınlar süslü, deri ya da ipek, yüksek ökçelere ayağın kemerinin altına yerleştirilmiş ayakkabılar giymeye başladılar. Fransız devriminden sonra klasik modaya dönüş oldu; düz ayakkabılar, sandaletler ve İngiliz tipi dayanıklı botlar giyilmeye başlandı.
   Eski Türkler, daha Orta Asya döneminde, deriden çizme ve çarıklar yapıyorlardı. Osmanlılarda ayakkabılar, Romalılar da olduğu gibi giyenin konumunu da gösterirlerdi: Çeşitli mesleklerden insanların ayakkabıları farklıydı.